Ağustos 21, 2011

eyvah! en yakın arkadaşım eşcinsel


Evet hiç şüphelenmiyor değildim...evet içten içten hatta aleni sinyaller vermişti ama, yine de ilk söylediğinde nasıl desem karnıma yumruk yemiş gibi oldum.Kusma hissiyatı doldu içime...Sıradan bir okul gününde derse girmek yerine ona gitmeyi tercih etmiştik kızlarla...Ailesi sehir dışındaydı.Evi onlar yokken bir güzel temizlemiş.Silmiş süpürmüş...Çok da titizdir.Hmm... bizi karşısında görünce çok sevindi.İçeri girdik hemen bize kahvaltı hazırlamaya başladı.Çok da hamarattır. hmmm...Kahvaltımızı ettik,üzerine birer keyif sigarası ve türk kahvesi ohh mis...Kokusu burnumda...her neyse...yedik içtik,ufak dedikodular...bayılır!-ız...evet herkes gibi...Bilmediği dedikodu,takip etmediği gündem maddesi yoktu.Yani çevresine algıları bir erkeğin olması gerektiğinden fazla açıktı.hmmm...en son çantasında çakmak ararken içindekiler dökülünce şok oldum...sürekli sırtında taşıdığı çantasının içinden bir adet tarak,el kremi,dudak nemlendiricisi,diş fırçası ve macunu gibi erkeklerin genelinin yanında asla ama asla taşıyamayacağı malzemeler çıkınca kendisi de artık bir şeyler itiraf etmenin zamanı geldiğini fark etti.aldı bizi karşısına ve gay olduğunu açıkladı...İlk duyduğumda ne mi oldu..Dur bi hatırlayayım hmmm heh itiraf ettiği için rahatlamıştım ama resmiyete kavuştuğu için de mideme bir yumru gelip oturmuştu işte...ki ben insanları asla tercihleri konusunda yargılayan biri değilimdir.Düşünün, ama yine de en yakınlarınızdan birinin tercihleri öyle olunca yine de kötü oluyorsunuz işte...sonra bir sevgilisi olduğundan bahsetti.Ayy işte o noktada ben koptum ve bu işin tedavisi yok mu falan diye saçmalamaya başladım.Ya bir düşünün iki erkek el ele,öpüşüyor falan...Gerçi şimdi çok normal geliyor ama ilk duyduğumda bunlar bana kendimi kötü hissettirmişti işte.Sonra çok kanıksadık.Her şeyde olduğu gibi.Dünyanın en kolay işi kanıksamak.Sonra başka şeyler de duydum(k) yakınlarımdan biri ile aynı eve çıktı.Sonra o eve her akşam başka erkekler atmaya başladı...şeklinde...bilemem ama doğru olduğuna inanıyorum.Ahh işte böyle normal bir duygusal süreç olsa evet ama cinsellik işin içine girince hatta o da yozlaşmaya başladığında bence çok çirkin durumlar çıkıyor ortaya.Örneğin bir ara travestilere karşı ciddi merak oluşmuştu bende...Çok merak ediyordum yaşayışlarını falan...Baya bir araştırma yapınca %90 ının hayatlarını fuhuş yaparak kazandığını öğrendim.Googlelarsanız göreceksiniz bir çoğunun kendi web sitesi var ve bu siteleri kullanarak kendilerini pazarlıyorlar...İğrenç değil mi...içeriği ne olursa olsun,sosyal mesajı ya da alt mesajı ne olursa olsun.Pislik her şekilde pislik benim gözümde...yani söyle sorayım, onları toplum içine almadığımız için mi fuhuş yolundalar,yoksa fuhuş yolunda oldukları için mi bir türlü aramızda kabul göremiyorlar...Hmmm bilemedim ah evet...yumurta tavuk suali...

Ağustos 18, 2011

Birikmiş Küfürlerim Vardı...


Dikat!! bu yazı küfür içeriklidir rahatsız olan okumayıversin...dünden beri aklıma her gelişinde savuşturduğum bir haber var.Evet içimiz yanıyor, evet bir avuç orospu çocuğunu engelleyemiyoruz bir türlü ama bir de içimizde yaşayan anne, baba, teyze,enişte,abi rolü oynayan orospu çocukları var ki onlar bu bir avuç orospu çocuğuyla bile aynı kategoride değiller.Dün akşam üzeri bir haber okudum gazetede...Resmen nefesim kesildi.Zavallı Fatih...aman tanrım ağlamamı durduramıyorum.Dün bunu okudum yorum falan yazdım ama hürriyet gazetesi bu yorum işlerinde çok işgüzar davrandığı için biraz etliye sütlüye karışırsanız hemen ambargo koyuyorlar yorumlarınıza...basında özgürlük isteyen özgürlüğüne düşkün basınını sevdiğim...Her neyse dün bunu okudum ama akşam çok tatlı bir ortamda güzel vakit geçirdiğim için fazla takılmadım.Sabah yolda aklıma geldi.Küçücük çocuğun makatına sokulan oklavanın bağırsağını delmesi ve Fatih'in bu yüzden hastalanıp ölmesi...Üstelik bunu yapan yaratığın da birine hamile, iki çocuğu bulunan üvey annesi olduğu...Sabah gelir gelmez gazeteyi açtım yine.Baktım çocuğun resmini de koymuşlar bugün.Güzel Fatih...Şanslıymışsın çünkü tanrı acımış sana,insanlığın daha iğrenç boyutlarını görmeyesin diye seni kendi bahcesine almış...Güzel yavru...Anneni de görebilir misin ki orada?
kim bilir sen bunları yaşarken seni yukarından izleyen o gözü yaşlı anneciğin nasıl tahammül edebiliyordu seni o halde görmeye.Ya baban...allah o piç kurusunu da cezalandırır mı ki? hiç mi anlamaz hiç mi şüphelenmez bir insan.Hiç mi evladım, bu kadın sizin üvey anneniz size nasıl davranıyor diye sormaz...o allahsız kadın, senin içine o oklavayı sokarken bağırmalarını,haykırışlarını hiç mi duymaz komşuların...ya da bu olayı yaşadıktan sonra sen poponun üzerine oturmakta güçlük çektiğinde kimse farketmedi mi sendeki problemi...kimse mi bir şey anlamadı bozuk yürüyüşünden...bebeğim benim hiç mi güveneceğin biri yoktu etrafında...Güven nedir bilir misin?ya da başının okşanması...anne şevkatini hatırlar mısın? yavrum benim kim bilir senin anneciğin sen hasta olduğunda ne kadar göz yaşı dökmüştür,eline bir kıymık battığında senden çok canı yanmıştır...sen bilmezsin,anne dediğin öyle olur...canından can verir...senin üvey anne bildiğin hiç bir sıfata giremeyen o allahın belası var ya,o da sen yaşındayken belki eniştesinin tecavüzüne uğramıştır, hatta belki kendisi de bir oklava,süpürge sapı ya da şişeden nasibini almıştır? annesine ablasına söylemiştir de inandıramamıştır biliyor musun?hatta ona bunu yapan abisi, eniştesi, öz babası da dağda tepede masum hayvanlara tecavüz ederek yaşamını sürdürüyordur biliyor musun? yani kötülük sende başlamıyor yavrum.birinde başlıyor ve artarak bir sonraki nesle geçiyor...belki sen de büyüseydin,eğer sana bu hakkı tanısalardı sen de kötü yollara düşecektin...sen rahat uyu küçüğüm.Çünkü sorun sen de değil.Sorun sistemde...Sorun kin, nefret ve kötülük tohumları eken ya da bunları düzeltmeyen zihniyette...iktidarda,muhalefette,askerde,poliste,sivilde herkeste...Utanç duyuyorum bu çarktan,utanç duyuyorum bu hiyerarşik yapıdan.lütfen tanrıya söyle bizi affetsin...çünkü bu piç kuruları yüzünden bizler de affedilemeyen günahların içerisindeyiz...

Ağustos 16, 2011

Sülük


Geniş özet geçmek isterim...Bir arkadaş var ofisten...Evimiz de yanyana, komşuyuz yani...Toplu taşıma araçlarını kullandığımız dönemde her sabah ve akşam bana yapışan ve beraber gidelim beni de bekle olur mu diye telefon eden bir adamdan bahsediyorum...!?! Abi zaten otobüsle gidiyoruz di mi ama ne beklemesi ne beraberi...Kaçmak istesem ne kadar kaçabilirim yani...düşünün böyle bir tip.Neyse aynı otobüsle gidip geliyoruz...Muhabbeti bok mu bok.Çekemiyorum abi adamı...Neyse ben başladım bunu atlatmaya...her akşam ofisten çıkmadan beni arıyor bu akşam eve gidiyorsun di mi diye teyid alıyor.Ben de her seferinde hayır başka birine sözüm var falan diye atlatıyorum bunu.sonra yarım saat erkenden çıkıyorum ve hep olması gerekenden bir kaç otobüs öncesine biniyorum falan.Olaylar artık çığrından çıkmaya başladı çünkü ben artık genel müdürden falan önce ofisi terk etmeye başladım.Adamı o kadar aptal bahanelerle atlatıyorum ki hayır o kadar iyi okullardan mezun olmamış olsa gerizekalının başkanı ilan edeceğim.Anlamaması mümkün değil.Beni paranoyak yaptı.Bir akşam yine ben ofisten geç çıkacağım diye kandırmışım, parmak uçlarımda asansöre bindim.Derken onların katından biri düğmeye bastı.Asansör durdu kapısı ağır ağır açıldı.Ta-daa karşımda sevgili arkadaşım...Ben yakalanmaktan mahcup olmak yerine nasıl yakalarsın'ın kızgınlığı içerisinde, yol boyu ne derse tersliyorum falan...Hatta otobüs bomboş ben gidip ortalardaki tekli koltuklara falan oturuyorum o derece yani...Bir gün yine akşam çıkıştı bu beni arıyor.ben de telefonumu açmadım çıktım sansın diye...Yine parmak uçlarımda asansörün önüne geldim ama merdiven boşluğundan onu gözetliyorum eğer o asansöre binerse ben merdivenleri kullanacağım...adama başladı merdivenleri beşer onar inmeye.ben de çağırdım asansörü,bir güzel aşağı doğru süzülmeye başladım.zemin kata geldim ta-daa arkadaş beni çıkış kapısında bekliyor :)
Canım okurlarım bu serüven böyle sürüp gitti ben yaklaşık bir yıl bu adamı böyle aptal şekillerde atlatmaya çalıştım.Kah başarılı oldum kah çuvalladım :).sonrasında o araba aldı kendisine ben tam rahat ettim derken bu sefer her sabah beni arayıp seni de alayım mı demeye başladı...iki-üç ay hep atlattım sonra o da aramayı bıraktı...duydum ki şimdi de kendi departmanındaki arkdaşlarına her öğlen yemeğe çıkalım diye baskı yapıyormuş.Herkes yine fellik fellik kaçıyormuş ondan...
Böylelerini hep ben mi çekiyorum yoksa size de yapışan sülükler oluyor mu böyle yahu ?

Ağustos 12, 2011

Today's Top 5


1-Can Yücel
2-Ada Kitap Cafe
3-Sevdiğim ofis arkadaşlarım
4-Yine yeni yeniden...Facebook
4.5-pet shoplardan pet satın almayan herkes
5-Şemsiye

Ağustos 05, 2011

Ninni...


Hiç yazmak istemiyorum...Bu blogu açtığımda hevesliydim baya.Ama sonrasında kendimi burayı canlı tutacak kadar enerjik hissetmiyorum...
Burası gerçekten yaşayan bir yer ve ciddi efor sarfetmek gerekli.Şunu da sevmiyorum; abuk sabuk, sırf okunmak, izlenmek adına saçma yorumlar bırakmak...Hiç bana göre değil.Ara sıra yazarım...Bazen uğrarım ama sıklıkla değil.Çünkü ben burayı tıklanma rekoru kırsın diye değil zevk aldığım şeylerden bahsedeyim diye yazdım...
Sinir bozucu...Şu durum : sen yorum bırakırsan o arkadaş da gelip senin blogunda yorum yazıyor.sonra sen uğramazsan asla geri gelmiyor...hmmmm düşünüyorum...
öyle bir şey istemiyorum ben yorum yazıyorum diye gelmesin kimse.sevmiyorsa okumasın beğenmiyorsa yorum bırakmasın istemiyorum...
Ben kendi kafama göre takılırım! birileri gelip yazsın diye kendimi kasamayacağım...
Başlığı spesifik bir blog tamam ama...Çok da spesifik olmak istemiyorum artık.bilin yani...Takılıp çıkacağım...Beni sevecekseniz böyle sevin :)